Bilim ve teknolojideki gelişmeler neticesinde çeşitli buluşlar yapan uluslar bu icatlarına bir isim koyarlar. Diğer milletler de bu icatları kendi dillerine en yakın biçimde yorumlarlar. Radyo ve televizyon en bilinen örneklerdir. Bilimi üreten icada ismini verir, kural bu, ancak bazen hiç beklenmedik benzerliklere de rastlanıyor. Bu yazımda bu benzerliklerden bazılarını sıraladım. Her biri için İngilizce örnek cümleler yazarak daha iyi anlaşılmasına gayret ettim. Kimilerini daha önceden bildiğinizi tahmin edebiliyorum ancak bazılarına “hadi canım, o kelime onlarda da mı varmış?” diyeceksiniz, buna eminim.
- Bosh: Boş
Anlamsız manasında kullanılıyor, empty diyemeyiz yani. Örneğin “Don’t talk such bosh! Boş boş konuşma.
- Highly: Hayli
Telaffuzu da anlamı da aynı. Şöyle kullanabilirsiniz “highly amusing” Hayli eğlenceli
- Miaow: Miyavlamak
Evet, bildiğimiz miyav. Örnek olarak “A cat was miaowing pitifully outside the door”. Kapının dışında bir kedi acı acı miyavlıyordu.
- Kismet: Kısmet
İlk defa “The Curious Case of Benjamin Button” filminde duymuştum bu kelimeyi. Hoş ondan sonra da bir daha başka yerde rastlamadım ancak İngilizce sözlüklerde yerini almış bir kelimedir, karşılığı da kaderdir.
- Brother: Birader
Bunun bir çoklarımız tarafından bilindiğini tahmin ediyorum. Yine de bilmeyenler olabilir diye ekledim listeye.
- Perish: Ölmek, yok olmak
Tam olarak bizdeki perişan olmak fiiliyle aynı anlama gelmese de çağrışım yaptığı için bu kelimeyi de listeye ekledim.
Örnek olarak “He believes that Europe must create closer ties or it will perish”. “Avrupa’nın daha sıkı bağlar kurması gerektiğine yoksa yokolacağına inanıyor. Buradaki yok olmak ne kadar perişanlıktır tartışılır, ancak kelime hatırımızda kalacak, öyle değil mi?
- Maniac: Manyak
Hani biz de bir şeyin hastası olmak vardır ya, işte o bağlamda düşünebilirsiniz. Örnek olarak “football maniac”, “futbol hastası”
- Chance: Şans (fırsat anlamında)
Buradaki chance iyi şans kötü şans (luck) gibi değil de, fırsat anlamındadır. Örnek olarak “I didn’t have the chance to speak to her” “Onunla konuşmaya fırsatım olmadı”.
- Feasibility: Fizibilite
Türkçe’de iş kurma safhasında sık kullanılan kelimelerden biri. Bir işin “karlılığına, uygunluğuna bakmak gerekir” yerine “fiziblite çalışması yapmak” şeklinde kullanıyoruz. Örnek olarak “We’re looking at the feasibility of building a shopping centre there”. “ Oradaki “AVM inşaatının fizibiletsine bakıyoruz”.
- Handicap: Handikap
Zorluk anlamında kullanılıyor. Örneğin “The main handicap of our business is lack of capital.” “İşimizdeki ana handikap paranın yetersiz oluşu”.