Düne kadar hayal olan ne varsa artık günümüz teknoloji dünyasında gerçek olmaya başladı. İnsanların yaşamını kolaylaştıran teknolojik gelişmelerden eğitim de kendi payına düşeni alıyor. Eğitimle gelişiyor, geliştikçe eğitime yatırım yapıyoruz. Uzaktan eğitim (çoğu zaman biz buna online eğitim diyoruz) bunlardan sadece bir tanesi. Biz eğitimciler olarak birçok teknoloji üreten firmanın bu alanda çalışmalarını yakından takip ediyor, bize sunulan bu imkanları öğretim kalitemizi arttırmak için kullanıyoruz. Yeni çıkan ürünleri inceliyor, denemesini yapıyor, faydalı olacağına inandığımız uygulamaları öğrencilerimize tanıtıyoruz. TemaDil olarak gerek materyal seçiminde gerek teknolojik uygulamalar seçiminde çok titiz hareket ediyoruz. Yaptığımız her işte verimliliği esas alıyoruz. Dolayısıyla bugüne kadar online eğitim platformumuzu kullanıp da memnun kalmayan tek bir öğrencimiz olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Önyargıları kırmak
Öte yandan online eğitime mesafeli olanların genellikle bu eğitimi hiç almamış, denememiş, süreç ve sonuçları hakkında bilgisi olmayanlar olduğunu gözlemliyoruz. Eğitim fakültesindeyken hocalarımız öğretim metotlarının çeşitliliğini vurgulamak isterken “ne kadar öğretmen varsa, o kadar da yöntem vardır” derdi. Ben de buradan yola çıkarak, “ne kadar öğrenci varsa, o kadar farklı öğrenme metodu vardır” diyorum. Herkesin tarzı, yaklaşımı, öğrenme şekli farklıdır, bu da fevkalade doğaldır. Kimi geleneksel sınıf ortamında daha iyi öğrenir, kimi sanal sınıfta daha iyi öğrenir. Ancak öğrencinin hangi ortamda daha iyi öğreneceğini bilebilmesi için iki platformu da denemesi gerekir. Denemeden, peşin bir hükümle hareket etmek, belki de çok faydalı olacak bir öğrenme fırsatını kaçırmayla neticelenecektir.
Konuya ilişkin bir örnek;
Yüksek lisansta ders alırken hocamız Türkiye’de lider beyaz eşya üreticisi bir firmanın anket sonuçlarını yorumlamıştı. Araştırma sonuçlarına göre Türk insanı evine bulaşık makinesi almayı elzem bulmuyordu. Araştırma neticesine göre kadınların büyük çoğunluğu bulaşık makinesi yerine elle yıkamanın tabak çanağı daha iyi yıkadığına inanıyor, bu yöntemin daha hijyenik olduğuna inanıyordu. Yine araştırma sonuçlarında elde bulaşık yıkamanın rahatlatıcı etkisi üzerinde duruluyor, özellikle durulama kısmında köpüklerin tabaktan lavaboya doğru akışından ve neticesinde tabakların gıcır gıcır olmasından mutlu oluyorlardı. Ancak yıllar içinde kadın işgücünün istihdamdaki yerinin artması, zaman, enerji ve özellikle su tasarrufu gibi faktörler bulaşık makinesi satın alma davranışını olumlu yönde etkiledi. Bugün evlerin büyük çoğunluğunda bulaşık makinesi kullanılmakta ama yine de “iki veya üç tabak için bulaşık makinesi çalıştırmayayım” diyerek bulaşık makinesini âtıl durumda bırakanlar yok mu? Uzaktan eğitimin (online eğitim) de verimliliği zaman içinde anlaşılacak ve yabancı dil öğrenimi açısından bakarsak özellikle İngilizce yeterlilik veya konuşma becerisini geliştirme amaçlı eğitimlerde daha yaygın hale gelecektir. Bunun yanında geleneksel eğitimden asla vazgeçmeyecek insanlar da olacaktır. Benim tavsiyem yenilikleri direk reddetmeden önce denenmesi yönündedir. Oldukça etkin, zaman ve para tasarrufu sağlayan bir yöntemle daha fazla yol kat edilebileceği mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.