Uzun süredir akademik amaçlı ingilizce eğitimleri veriyoruz. Bu süreçte her yaştan ve seviyeden öğrencilerimiz oldu. Zamanla dil öğretim metotları ve buna bağlı olarak kullanılan materyaller değişti. İnternetin yayılması ile beraber otantik materyallerin dil eğitim sürecindeki rolü arttı. Bununla birlikte insanların İngilizce öğrenme sebepleri de değişti. Özellikle Türkiye’de artan üniversite sayısına paralel olarak üniversitelerin (doktora programları) ve reel sektörün mezunlardan beklentileri arttı. 2000’lerin başında 76 olan üniversite sayısı şu an 206’ya dayanmış durumda.
Peki bu durum İngilizce eğitimini nasıl etkiliyor ve İngilizce eğitimi veren kurumlar değişimi ne kadar algılayabilmiş durumdalar?
Değişen Beklentiler
Eskiden nufüsun büyük bir kesimi en fazla liseye kadar okur sonra bir işe girerdi. Girilen işler de genelde pek İngilizce gerektirmezdi. Lise mezunları arasında çoğunlukla iş veya sektör değiştirmek isteyenler (ticketing, sistem uzmanlığı gibi) İngilizce eğitimi alırdı. Üniversite mezunları ise nispeten kolay iş buldukları için İngilizce bilmeseler dahi belli bir seviyeye kadar yükselebiliyorlardı. Belli başlı kurumlar hariç iş başvurularında İngilizce sınavı yapılmazdı.
Ancak üniversitelileşme ile beraber beklentiler arttı. Meslek yüksek okulu mezunları DGS ile lisansa, oradan yüksek lisansa ve hiç ara vermeden doktoraya kadar devam ediyorlar. Ancak işte tam da bu dönemde ilginç bir sorun ile karşılaşıyorlar.
Standart İngilizce Sınavları
Türkiye’de bazı okullar hariç İngilizce eğitiminin yetersiz olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. İlköğretim ve lisede İngilizce eğitimi almayan öğrenciler doktora programlarına ya da ilk iş başvurularını yapana kadar İngilizce bilmemenin yarattığı herhangi bir sorunla karşılaşmıyorlar. İşin bir başka yanı ise artık kurumların standart bir İngilizce sınavından anlamlı bir skor almanızı istemesi. Yani eskiden olduğu gibi özgeçmişinize İngilizce seviyenizi yazmanız yetmiyor (ya da bunun yettiği bir pozisyonda zaten çalışmak istemiyorsunuz). Sizden istenen TOEFL, IELTS, PTE, YDS , YÖKDİL vb sınavlardan birine girmeniz ve barajı geçmeniz.
İngilizce Kurslarının Kilitlendiği Nokta
Şimdi yeni mezun bir doktora ya da çalışan adayının durumuna bakalım. İngilizce seviyesi A1 yani başlangıç seviyesinde. Kendisinden girmesi istenen sınavların seviyesi ise B2 yani ileri orta seviye. Zaman ve bütçe kısıtlı. Çok kısa sürede yoğun bir eğitim ile bu sınavdan geçmesi lazım.
Burada kendisine iki yol çizilir ki ikisi de sonuç vermeyecektir.
- Bu sınavların taktiği var: Aday genelde sınavın taktiği var hoca o taktikleri veriyor ve siz hemen bu sınavdan geçiyorsunuz vaadiyle doğrudan sınav hazırlık kursuna kaydedilir. Aday kursa başlar ama dersleri takip edemez. Kendisine verilen materyalleri anlayamaz ve genelde şu sonuca varır. ‘Hoca güzel güzel anlatıyor. Ben de not alıyorum ama günün sonunda soruları çözemiyorum. Demek ki benim İngilizce’ye yatkınlığım yok. Ben bu işi beceremiyorum.’ Eğitim sonunda adayın özgüveni yerle bir olur, önce sınavı, sonra kendini, daha sonra hayatı sorgulayarak İngilizce eğitimine son verir. Bazı adaylar ise hipnoz, NLP, kodlama vs gibi kısa sürede başarı vadeden eğitimlere yönelir ki bu en tehlikelisidir. Unutmayın dil öğrenmek zaman alır ve yoğun emek ister.
- Sizi genel İngilizce programına alalım: Bu yaklaşım aslında dürüst bir yaklaşım. İngilizce seviyeniz sınava girmek için yeterli değil ise size altyapı oluşturacak bir eğitim sunuluyor. Benim bu yönteme itirazım verimsiz oluşu. Standart sınavların hemen hepsi akademik İngilizce bilgisini ölçüyor. Bağlam, kelime ve yapılar genelde akademik. Genel İngilizce programında ise öğrenilen günlük dil kullanımı. Genel İngilizce programı ile orta üst seviyeye (upper-intermediate) gelebilmeniz için belki de bir buçuk yıla ihtiyacınız olacak. Sonra da 6 ay sınav hazırlık süreci.
Peki Ne Yapmak Lazım? Akademik Amaçlı İngilizce Programları
TemaDil olarak biz Akademik Amaçlı İngilizce (English for Academic Purposes- EAP) eğitimlerini mevcut soruna çözüm olması için tasarladık. Başlangıç seviyesinde İngilizce bilen öğrencilerimize standart sınavların formatına ve içeriğine uygun olarak tasarladığımız EAP eğitimleri veriyoruz. Böylelikle öğrencimize zaman kazandırıyoruz. EAP eğitimlerinde TOEFL, IELTS, PTE, YDS, YÖKDİL’de test edilen içeriğin sadeleştirilmiş versiyonlarını kullanıyoruz. Bu eğitimde okuma, dinleme, konuşma ve yazma becerilerine eşit olarak eğiliyoruz. Program sonunda öğrencilerimiz hem İngilizce öğrenmiş oluyor hem de standart İngilizce sınavlara bir önhazırlık yapıyor.
Sonuç
Artık İngilizce biliyor olmak tek başına yeterli olmuyor. İngilizce seviyemizi standart bir İngilizce sınavla belgelememiz gerekiyor. Bunun için ise verilen eğitimler maalesef ya yetersiz ya da hatalı. TemaDil olarak oluşturduğumuz Akademik Amaçlı İngilizce Programı ile değişen dünyanın gerektirdiği eğitimi vermeyi hedefledik ve şu ana kadar başarılı da olduk.